26 Kasım 2024, 10:06 | #1 |
Çevrimiçi
|
Sally Rooney - İntermezzo
Sally Rooney - İntermezzo
Çevirmen: Begüm Kovulmaz, Can Yayınları, s.16-18 Peter yavaşça başını sallıyor. Ah, diyor. Peki. Bilseydim sana yardımcı olabilirdim. Evet, diyor Naomi. Ama mesajlarıma karşılık vermiyordun. Ağzını buruşturup acı acı gülümsüyor. Kusura bakma, diyor. Baban hakkındaki haberi bilmiyordum kuşkusuz. Merak etme, diyor Peter. Paraya ihtiyacın olduğunu bilmiyordum. Kuşkusuz. Bir an daha birbirlerine bakıyorlar, mahcup, asabi, suçluluk içinde. Sonra Naomi yine sırtüstü uzanıyor. Sorun değil, diyor. Bir şey yapmam bile gerekmedi, fotoğraflar asırlar önceden kalmaydı. Bedeninin yorulup ağırlaştığını hisseden Peter gözlerini kapıyor. Her paylaşımının altına yorum yapan heriflerden biridir muhtemelen. Gözlerini kapatan maymun emojisi. Veya karısından sakladığı kredi kartıyla zavallı bir evli adam. Babana olanlar çok boktan, diyor. Cenaze ne zamandı? Geçen hafta. İki hafta önce. Arkadaşlarının hepsi geldi mi? Duraksıyor. Hepsi değil, diyor. Bir kez daha duraksadıktan sonra: Sylvia. Birkaç kişi daha. Beni orada istemedin herhalde. Peter dönüp onun profiline bakıyor. Dolgun dudakları aralık, elmacıkkemiklerine serpiştirilmiş çiller. Kulağında ışıldayan gümüş top küpe. Gençlik ve güzellik imgesi. Adamın ne kadar para verdiğini merak ediyor. Hayır, diyor. İstemedim sanırım. Ona bakmadan sırıtıyor Naomi. Ne yapacağımı sandın? diyor. Rahibi baştan çıkarmaya kalkışacağımı falan mı? Daha önce cenazeye gittim, bilmiyorsan. İnsanlar muhtemelen senin kim olduğunu soracaktır diye düşündüm, diyor. Ne diyecektim onlara, arkadaşım olduğunu mu söyleyecektim? Neden olmasın? Bence kimse buna inanmazdı. Teşekkürler gerçekten, diyor Naomi. Seninle arkadaş olabilecek kadar klas görünmüyorum demek? Yeterince büyük görünmüyorsun. Naomi dili dudaklarının arasında sırıtıyor şimdi. Kafadan hastasın, biliyorsun değil mi, diyor. Biliyorum ama sen de öylesin. Kollarını düşünceli bir tavırla esneten Naomi ensesini avuçlarına yaslıyor. Yoksa bir kız arkadaşın falan mı var? diye soruyor. Bir an için cevap vermiyor Peter. Her halükârda umrunda değil gibi görünüyor, zaten neden umursasın ki. Bir zamanlar vardı, demeyi düşünüyor. Ona anlatmanın zamanı gelmiş olabilir, değil mi ama. Cenazeyi ve sonrasında olanları. Bir şey olduğundan değil. Yalnızca bir his, bir duygunun anısı, gerçekte hiçbir şey değil yani. Arabada ahmak gibi gevelemişti: Beni Ivan’la yalnız bırakmazsın, değil mi. O yüzden kaldı Peter’la. Tek nedeni buydu. Üst kattaki eski çocukluk odasında zonklayan bedeniyle bir yeniyetme gibi yaslandı ona. Neyse ki gözlerinin içine bakamayacağı kadar karanlıktı. Yanında uyudu, hepsi bu. Anlatacak bir şey yok. Sabah Peter’dan önce kalkmıştı bile. Aşağıda, mutfakta Ivan’ın yanındaydı, alçak sesle konuşuyorlardı; merdiven sahanlığından duydu onları. Ne hakkında konuşabilirlerdi ki? At için güzel bir ileri karakol arıyorsan en iyisi d5’tir falan mı diyorlardı? O yapardı da bunu. Huyuna giderdi Ivan’ın. Neyse unut gitsin. Olsaydı, diyor, neden seninle vakit geçireyim ki? Naomi bedenini çevirip ona doğru dönerek parmak ucuyla boynundaki ince altın zincire dokunuyor. Çünkü kafadan hastasın, unuttun mu? diyor..
Sally Rooney - İntermezzo
Çevirmen: Begüm Kovulmaz, Can Yayınları, s.16-18 Peter yavaşça başını sallıyor. Ah, diyor. Peki. Bilseydim sana yardımcı olabilirdim. Evet, diyor Naomi. Ama mesajlarıma karşılık vermiyordun. Ağzını buruşturup acı acı gülümsüyor. Kusura bakma, diyor. Baban hakkındaki haberi bilmiyordum kuşkusuz. Merak etme, diyor Peter. Paraya ihtiyacın olduğunu bilmiyordum. Kuşkusuz. Bir an daha birbirlerine bakıyorlar, mahcup, asabi, suçluluk içinde. Sonra Naomi yine sırtüstü uzanıyor. Sorun değil, diyor. Bir şey yapmam bile gerekmedi, fotoğraflar asırlar önceden kalmaydı. Bedeninin yorulup ağırlaştığını hisseden Peter gözlerini kapıyor. Her paylaşımının altına yorum yapan heriflerden biridir muhtemelen. Gözlerini kapatan maymun emojisi. Veya karısından sakladığı kredi kartıyla zavallı bir evli adam. Babana olanlar çok boktan, diyor. Cenaze ne zamandı? Geçen hafta. İki hafta önce. Arkadaşlarının hepsi geldi mi? Duraksıyor. Hepsi değil, diyor. Bir kez daha duraksadıktan sonra: Sylvia. Birkaç kişi daha. Beni orada istemedin herhalde. Peter dönüp onun profiline bakıyor. Dolgun dudakları aralık, elmacıkkemiklerine serpiştirilmiş çiller. Kulağında ışıldayan gümüş top küpe. Gençlik ve güzellik imgesi. Adamın ne kadar para verdiğini merak ediyor. Hayır, diyor. İstemedim sanırım. Ona bakmadan sırıtıyor Naomi. Ne yapacağımı sandın? diyor. Rahibi baştan çıkarmaya kalkışacağımı falan mı? Daha önce cenazeye gittim, bilmiyorsan. İnsanlar muhtemelen senin kim olduğunu soracaktır diye düşündüm, diyor. Ne diyecektim onlara, arkadaşım olduğunu mu söyleyecektim? Neden olmasın? Bence kimse buna inanmazdı. Teşekkürler gerçekten, diyor Naomi. Seninle arkadaş olabilecek kadar klas görünmüyorum demek? Yeterince büyük görünmüyorsun. Naomi dili dudaklarının arasında sırıtıyor şimdi. Kafadan hastasın, biliyorsun değil mi, diyor. Biliyorum ama sen de öylesin. Kollarını düşünceli bir tavırla esneten Naomi ensesini avuçlarına yaslıyor. Yoksa bir kız arkadaşın falan mı var? diye soruyor. Bir an için cevap vermiyor Peter. Her halükârda umrunda değil gibi görünüyor, zaten neden umursasın ki. Bir zamanlar vardı, demeyi düşünüyor. Ona anlatmanın zamanı gelmiş olabilir, değil mi ama. Cenazeyi ve sonrasında olanları. Bir şey olduğundan değil. Yalnızca bir his, bir duygunun anısı, gerçekte hiçbir şey değil yani. Arabada ahmak gibi gevelemişti: Beni Ivan’la yalnız bırakmazsın, değil mi. O yüzden kaldı Peter’la. Tek nedeni buydu. Üst kattaki eski çocukluk odasında zonklayan bedeniyle bir yeniyetme gibi yaslandı ona. Neyse ki gözlerinin içine bakamayacağı kadar karanlıktı. Yanında uyudu, hepsi bu. Anlatacak bir şey yok. Sabah Peter’dan önce kalkmıştı bile. Aşağıda, mutfakta Ivan’ın yanındaydı, alçak sesle konuşuyorlardı; merdiven sahanlığından duydu onları. Ne hakkında konuşabilirlerdi ki? At için güzel bir ileri karakol arıyorsan en iyisi d5’tir falan mı diyorlardı? O yapardı da bunu. Huyuna giderdi Ivan’ın. Neyse unut gitsin. Olsaydı, diyor, neden seninle vakit geçireyim ki? Naomi bedenini çevirip ona doğru dönerek parmak ucuyla boynundaki ince altın zincire dokunuyor. Çünkü kafadan hastasın, unuttun mu? diyor.. |
IRCForum.Net - Reklam Alanı | |
|